Gönderen: colakli | 21 Temmuz 2007

MANAVGAT

 

HER ÇAĞDA

Yapılan araştırmalar, bölgemizde paleolitik çağdan zamanımıza kadar süren bir uygarlığın varlığını göstermektedir.Karataş-Semahüyük kazılarında Bronz Çağı na ait yeni bilgiler elde edilmiştir.
1946 yılına kadar bilimsel nitelikli kazı ve araştırmalar yapılmadığından, objektif bilgiler yetersiz, mevcutlar da efsanevi ihtimallerden öteye geçememiştir. Side -Bucakşeyhler köyü kuzeyindeki SELEVKİA da , 1946 yılında yapılan ilk ciddi ve bilimsel araştırmalar, teknik ve ekonomik sebeplerden dolayı yeterli olamamıştır.
Bugünkü Manavgat, kuzeyde Toroslar , güneyde Akdeniz, doğuda Alaraçayı, batıda Köprüçayı ile çevrili olan Antik Pamphilianın (Pamfilya) doğu kısımlarıdır. Pamphilianın kelime anlamı çok dil konuşulan, çok kabilelerden oluşmuş, ülke;kabileler ülkesi demektir.Kökü Yunanca olup, Pamp:Çok, hilia:Irk, cins anlamında, yani Çok ırklı – soylu yeranlamına gelir.Bizanslı ETİYEN , Pamphilia (Pamfilya) adının Lonya lı Raphyos MANTOnun kızı Pamphiliaya (Pamfilya) atfen sonradan konduğunu yazar.
Bölgemizin tarihi (Antalya) , M.Ö. 14. ve 15. Y.Y. da Greek efsanelerine göre değerlendirilir. Bu y.y. da Miken Kolonilerinin Pamfilya sahillerine indiği söylenirse de, bu olay henüz kesinlik kazanmamıştır. İlk yerleşim hareketleri M.Ö. 7. ve 8. Y.Y. da Akdeniz kıyılarında başlamıştır. Greek Kolonilerinin ilk kenti Pihaselistir. (M.Ö. 690) Bu şehrin kuruluşunu Side takip etmiştir.Antalya Karain mağarasındaki yaşam M.Ö. 50.000yıl öncesinde var olduğuna göre, Karain ve civarında yaşayan Paleolitik çağı insanı, iki veya üç günlük uzaklıkta olan bu bölgelerde de mutlaka yaşamışlardır. Müzelerimizdeki kaynaklar, yapıt ve tarihi kalıntılar, kesin tespitler için bize daha çok yardımcı olmaktadır.Torosların güneyinde, kuzeyindeki Isparta ve Burdur illeri sınırları içindeki gibi Neolitik, Kalkolitik ve Tunç çağları kalıntılarını içeren Prehistorik höyükler yok ama, daha önceki Paleolitik çağa ait bir çok kalıntılar vardır.

Antik Dönemde MANAVGAT

Antik dönemlerde Pamfilya doğu kısmı, Manavgat bölgesi hakkında en eski kaynak Hititlerin çivi yazılı tabletlerinde görülmektedir. Hitit kaynaklarına göre Akhiyavaların bu bölgede yaşadıkları (M.Ö. 1600-1200) ve Luvicce adlı bir dilin konuşulduğu belirtilmektedir. Hatta Hitit Kralı II. Murşilin anallerinde ( Kralın yaptıklarını anlatan yıllıklar) II. Murşilin M.Ö. 1400 yıllarında Kilikyaya girdiği 6000 kişiyi öldürerek Pamfilya şehir devletlerini alarak geri döndüğü yazılıdır.M.Ö. 14. ve 13. y.y. başlarında Yunanistanın Arkadia kavimler göçüyle gelen Akhalar tarafından istila edilmeye başladığı ve Akhaların getirdiği Arkadia – Greek lehçesiyle burada yaşayan yerli unsurların (dilin) Hititçe -Luvicenin kaynaştığı, Side de ele geçen ve bugün Side Müzesinde sergilene yazılı kaynaklar nedeniyle Araştırmacı-Arkeologların SİDECE adını koyduğu bir dilin ortaya çıktığı görülmektedir.Antik Pamfilya bölgesi M.Ö. 8. ve 7. y.y. da ikinci kez Batı Anadolulu Aiol ve İyon kafileleri tarafından kolonizasyon hareketlerin e maruz kalmıştır.Bu hareketler sırasında Egedeki Kymeliler (İzmir Aliağa yakınında bir İyon kenti)Antik Side şehrini bir Koloni şehri olarak kurmuşlardır.Turuva Savaşı sırasındaki bu kavimlerin göçü ve kolonizasyon hareketleri sonunda yeni gelenler ile yerli halk, yavaş yavaş karışıp kaynaşmış ve Hellenleşen şehir devletleri (Yunanca POLİS ) ortaya çıkmıştır. Bugünkü Manavgat ilçe sınırları içindeki antik şehirlerin bir çoğu bu dönemde kurulmuştur.Heredota göre:Akdeniz sahillerine yerleşim daha eskilere M.Ö 2000in başına kadar (M.Ö. 1800 yılları ) götürülür. Turuva Savaşında orduları dağılan Amhilophos Colehos ve Mophosun Antalya Bölgesine yerleştikleri anlatılır.Bu komutanlar çevresindekilerle birlikte, bu bölgeye gelip yerleşmeden önce, Turuva Savaşlarına bu bölgeden yardım eden soyların da var olduğunu yazar.
Yine Heredota göre, Lydia Kralı Cresus (Krezüs)un M.Ö. 334 yılında buraları fethiyle de Makedonyalıların egemenliği altına girmiştir.Böylece 210 yıl süren Pers hakimiyeti son bulur.
M.Ö 223 yılında B.İskender ölünce generalleri imparatorluğu bölüştü Pamfilya, Likya ve Yukarı Firikya Antionos (Antigone )a verildi. Ancak hissesine razı gelmeyince B.İskenderin imtiyazlı generali Petigos ile yaptığı savaşta yenilerek Yunanistana kaçtı ve bu generaller arasındaki savaş uzun süre devam etti. Sonunda, M.Ö. 307 de Antinos, Pamfilyayı elinde tutan Omedisi de yenerek yöreyi ele geçirdi.KÜÇÜK ASYA KRALI unvanını aldı. Suriyeyi fethetti ama durmayan generaller savaşında sonunda M.Ö. 301 yılında 84 yaşında öldü.
Pamfilya M.Ö. 302-218 yıllarında Ptolemeiosların, M.Ö. 215-189 yıllarında Selevkios Kral Autiochosun, ünlü Kartacalı komutan Hannibalın komutasındaki donanmasını Roma senatosuna bağlı Rodos donanmasına, Side açıklarında yapılan deniz savaşında yenilmesiyle, (M.Ö. 190 ) Romaya , M.Ö. 188 yılında da Roma Senatosu tarafından Pamfilya Bergama Krallığına verilmiştir.
Ancak Helenistik Krallıklar boyunca sürekli özelliğini koruyan ve gittikçe hellenleşen gelişimini sürdüren Pamfilya şehirleri ve özellikle bunlardan Side şehri Bergama krallığı ile çıkan sınır anlaşmazlığı yüzünden, 0M.Ö. 188-102 yılları arasında bağımsız kalarak Hellenistik dönemin en parlak çağını yaşamıştır.Romanın kirli işlerine karışmamıştır.Bu nedenle Bergama Kralı Attolos II. Bölgenin en önemli ve liman şehri Sideyi alamayınca kendi adını alan ATTALİA (Antalya ) yı Liman kenti olara kurmak zorunda kalmıştır.İşte bunun için Sideye Eski Antalya , Antalyadan daha önce kurulmuş olduğundan denmektedir.
Hellenistik Krallıklar zamanında sık sık el değiştiren Pamfilyada büyük bir otorite boşluğunun olması, Romaya uzak oluşu , Özellikle doğuda Kilikya bölgesi ve dağlık bölgelerde saklanabildiklerinden bölgede korsanlğın ortaya çıkıp çoğalmasına güçlenmesine neden lmuştur.Pontus Kralı Mitridates VInın Romalılara karşı korsanlığı desteklemesiyle durum daha da kötüleşmiş hatta Alanyada (Cerecetyne) Korekesion Diodotos Tttryphon adlı bir zorba korsan, başkanlığında para basıp kaleler inşa edecek düzeyde ileri giderek helenistik şehirleri tehdit ederek zayıflamalarına neden olmuştur. Hatta bu zorba korsan, Suriye Krallarına kafa tutarak, Selevkos Kırallarına kafa tutarak, Selevkos Krallarını devirecek ve yerine istediğini geçirecek güce bile sahip olmuştur.Bu tehdit M.Ö. 78 yılında Romalı Konsül Pub lius Servilliusun Pamfilya ve Kilikyayı Romaya bağlaması ve kumandan Pompeaisun bölgeyi korsanlardan tem,izlemesine kadar sürmüştür.Bazı tarihçiler …Pompeaisun 24 generalin komutasında 120 bin asker, 500 parça gemiyle Akdenize açıldığını, Pamfilyayı tüm korsanların gemilerini yakarak Akdenizi onlardan temizlediğini, Trayphonun yaptırdığı kaleleri yakıp yıkarak sağ kalanlarının da Torosların tepelerine kaçtıklarını …. yazar.
Pompeyüs kısa zamanda Anadolu ve Akdenizde sağlam bir egemenlik kurarak bir çok küçük devlet ve bölgedeki Prenslikleri Romaya bağlayıp, bölgeyi Roma eyaleti haline getirmişse de, Pamfilyada korsanlığın kökünü kazıyamadı. Bunların kökünü Sezar temizler.Roma senotosunca idama mahkum edilince Pafilya kıyılarına kaçan Sezar, önce korsanların eline düşer onların elinden kurtulup Milete kaçar. Milette eline geçirdiği gemiler ve Miletlilerin yerlerini iyi bildiği korsanları yakalayarak, Bergamaya getirip hepsini asar. Bunlarla yıldızı parlayan Sezar büyük bir ordu ile Anadolu seferine çıkar. Pamfilya ve Kilikyada Roma hakimiyetini kurduktan sonra da Romaya o meşhur mektubu yazar. GELDİM, GÖRDÜM, YENDİM . bu arada Mısıra kaçan Pompeyüsü takip eden Sezar, Mısır üzerine yürüyerek Mısıra gider. Pompeyüsü öldürür. Orada Gördüğü Kleopatraya aşık olur .Adeta Sezarı büyüler . Kleopatranın etkisinde kalan Sezar Mısırı , Kleopatraya vererek Romaya döner. Sezardan sonra Anadolunun yönetimi Markus Antoniusa verilir. Tabi Pamfilyada…..
Anadoludaki sık sık değişen bu egemenlik savaşlarında, bilhassa Pamfilya (Manavgat), dağlık olduğundan, Alanya ve çevresiyle birlikte hep bu olayların içinde kalmış ve küçümsenemeyecek üne de kavuşmuştur.
Özellikle Köprüçay ve Manavgat Çayından yararlanarak dağlık bölgelerin kerestelerini ta Mısıra kadar satarak kereste ve zeytin yağı ticaret yapılmıştır.
Marcus Antonius buraların hakimi olup Kleopatrayı tanıyınca Korekesyonu (Alanya) çevresiyle birlikte Kleopatraya armağan eder.Bunların zenginlikleri, özellikle keresteleri Mısıra akar
Burada bölgenin, çok önemli diğer kenti Side için, Strabon ne diyor? Strabona göre Side;
M.Ö. 7. yüzyılın ikinci yarısında, bir İonia kentinden gelen Helenli kolonistlerce kurulmuştur. Kentin adı Helence olmayıp, Anadolu lehçesinde NAR anlamına gelir. Nar meyve olarak M.Ö. 500 yıllarından itibaren, şehir sikkelerinde, bereket ve bolluğu sembolize etmektedir.Sidenin gelişmesinde kolonistlerin büyük payı vardır. Ve çok zengin bir liman kenti haline gelir. Kent yalnız geniş bir bölgeyi kapsayan zenginliği ile değil, köle ticareti ile de tanınır. Özellikle şehirde, özel bir podyumda teşhir edilerek gösterilen kadın kölelerin güzelliğinin ünü çevredeki tüm ülkelere yayılmıştır. Romanın kirli işlerine hiçbir zaman bulaşmayan Sideliler, M.Ö. 2. ve 1. yüzyıllarda barış içinde yaşadılar.Sidenin en görkemli dönemi M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısıdır.En önemli, en süslü yapıları bu dönemde yapılmıştır. Roma imparatorluğu döneminde; Ö.Ö. 27 den M.S. 192 yılına kadar süren imparatorluk devrinde Anadolu Roma egemenliğinde kalmış.Oktaviyanus imparatorluğu eyaletlere ayırdıktan sonra Pamfilya ve Akdeniz sahillerindeki Krallıklar olduğu gibi Roma nın eyaletleri haline gelmiştir.M.S. 3. yüzyıldan sonra devlet idaresinin zayıflamasıyla kuzeyde dağlık bölgelerdeki kavimlerden DOSTLAR yada İSKİTLER M.S. 266-270 yıllarında bölgeye inerek Sideyi kuşatmışlardır.Daha sonraki M.S. 361-363 yıllarında da İSAURALILAR yine Side ve bölgesini kuşatıp yağma ve talan ederek 2. çöküş dönemini yaşatmışlardır.

BİZANS HAKİMİYETİ

M.S. 4. yüzyıl boyunca gittikçe Hıristiyanlaşan bölge M.S. 395 yılında Roma imparatorluğunun doğu ve batı olarak ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma Bizans egemenliği altında almıştır. Denizcilik ve ticaretin önem kaybetmesine karşın M.S.4-6 yüzyıllarda , Bizanslılar döneminde tarım ve ziraatla yapılan ilerlemelerle tekrar canlanan bölge şehirlerinden Side , imparatorluğunun (dini anlamda) doğu Pamfilya Metropolitanlığının başkenti olarak eski sınırlarını da aşan ünlü bir şehir haline dönüşerek 3. parlak dönemini yaşamıştır.Bizanslılar da Roma hakimiyeti sırasında , bölgede yapılan koruyucu kale ve garnizon binalarını kullanarak aynı sistemi devam ettirmişlerdir.Önceleri ;Körüçay Havzası , Manavgat çayı Havzası ,daha sonra Zincirli kale ile Akseki – İbradı güzergahlarındaki küçük küçük yerleşimler bunu ispatlıyor.
M.S. 7 yylardan başlayan ve ardı arkası kesilmeyen arap korsanların akınlarına uğrayan , bölgedeki hırıstiyan şehirlerinin gittikçe önemi azalmaya başlamış, araplar tarafından sürekli yağma ve talan edilen bölgeyi korumak için Bizans imparatorluğunun kurduğu özel donanma bile bölgeyi koruyamamış , yavaş yavaş islamlaşan bölgede Side-Manavgat – Hisar vb.gibi bazı stratejik yerler ve kentlerde ufak keşişlikler halinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan Bizanslıları; ayrıca Rodos , Venedik ,Ceneviz korsanlarının talanları ve Kıbrıs Krallarının saldırıları ile haçlı seferleri sırasındaki yağmalar , bölgenin ekonomik gücünü olduğu kadar kentlerini de yıpratmıştır.
Dönemin Arap coğrafyacısı İdrisinin (1150)yanık Antalya olarak belirttiği bölge, Side gibi kentlere dönüşmüş, 12. y.y. da da tamamen terk edilmiştir.

SELÇUKLULAR VE OSMANLILAR DÖNEMİNDE MANAVGAT

12. ve 13. yy. da Selçuklu Türklerinin yoğun bir yerleşimine sahne olan Manavgatı Teke yöresiyle değerlendirirsek;13. yy sonunda Anadolu da Türk Beylikleri , yani Beylikler dönemi başlayınca, Antalya ve Isparta bölgeleri Hamitoğullarını eline geçmiştir.ancak Hamitoğulları bir ara Selçuklulardan sonra İlhanlıların hükmü altına girdiler ise de, Hamitoğulları olarak hüküm sürdüler , 1300 yıllarında da Isparta ve Antalya (Tekeoğulları) olarak ikiye ayrıldılar. Merkezleri de Antalya, zaman zaman da Korkuteli olmuştur.(1331-1423 ). İşte bu yüzden Korkuteli civarına Teke yöresi denir.Antalyadaki Tekelioğlu ailesi de ta o hanedandan yani Hamitoğullarının bir kolundandır. Diğer yönden ele alırsak :
Manavgat Hisar mahallesinde ziyaretgahtaki (Mezarlıktaki) sandukada 1272 tarihi ve sandukalardaki şekil ve yazılar Isparta, Atabey, Ertokuç Medresesi yanındaki bir sanduka ile tıpa tıp aynıdır.Yani Selçuklu Türklerinin Manavgata Hamitoğullarının batıdan gelişinden daha önce kuzeyden geldiklerinin ispatıdır. Köprüçayı yöresinde Olukköprünün güney taraflarında (Karabük köyünde o günlerden kalma bir camii vardır. Önceleri bu açık hava camisi ibadete açıktır.) 1148 de Bizanslıları yenen Selçuklu Türkleri bu bölgeyi alarak Alanyayı zaptetmişlerdir. (1223) Hatta Büyük Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat (1220-1237) bölgeyi Bizanslılardan temizleyerek , yenik valinin kızıyla evlenmiş, Şehrin adını da Alaiye olarak değiştirmiştir. Yani kendi adını vermiştir.Alara kalesini de Alaaddin Keykubatın yaptırdığı söylenir. Alaiyeyi kendisine kışlık merkez yapar.
Ancak esas Türk egemenliği , Hamit ve Tekeoğullarının bu bölgelere dağılıp yerleşmelerinden sonra başlamıştır.Bu dönemden başlayarak Manavgatın tarihi , Alanya tarihiyle birlikte değerlendirilmektedir.Bunun nedeni,bu bölgede büyük şehirleri olmayan Türklerin,yerleşik bir hayata geçemeyerek hayvancılıkla uğraşan göçebe(yörük) olarak yaşamaları,ya da yerleşik hayata geçenlerin dahi köy köy beylere (Batı yakasında Tugay Beyleri,Doğu yakasında Senir Beyleri)tabii olarak,Selçuklulardan itibaren önemli bir merkez olan Alanya Sancak Beyliğine idari olarak bağlı olmasındandır.Bu dönemde Alanyada basılan paraları Manavgatlılar kullanmışlardır.Hatta bunlar arasında Karamanoğulları(1293),İlhanlılar(1304-1306) ve Mısır kölemenleri(1323-1341)nin de paraları bulunmaktadır.
Beylikler dönemi (14.yy.da..) Hamitoğulları ve Tekeoğullarının nüfusu altındaki Manavgat,1361 yılında Kıbrıs Kralı Pierre,yörede yerleşen Türklerin Mısıra yardım etmesiönlemek amacıyla Antalyayı zaptedince,Alanya ve Manavgat bu egemenliği kabul etmek zorunda kalmıştır.Ancak mücadeleden de vazgeçmeyen,Mısıra yardımı sürdüren Tekeoğulları 1364 yılında Alanya ve Manavgat Beylerinin yardımını da alarak,Kıbrıs Krallığı yanlısı Antalyaya saldırdı.Fakat Antalyayı denizden kuşatan Alanya Donanması yakıldı.Gizli gizli Mısıra yardımı sürdüren Manavgat,Alanya ve Karamanoğulları Kıbrıs Kralı Pierrenin planını bozmuşlarsa da,1365 yılına kadar Manavgat ve Alanya Kıbrıs yönetimi altında almıştır.
15.yy.ilk yarısında bölgeyi elinde bulunduran Karamanoğulları Beyliğinden,Karaman Bey,Osmanlıların buraları almak için sefere hazırlandıklarını öğrenince,Alanya ve Manavgatı alelacede Mısıra 500 dinara satmıştır.Tabii Kıbrısta (1425) Mısır Krallığına bağlanmıştır.Ama Mısır Kralı II.Muratın kuvvet topladığını,yakında sıranın kendine geleceğini biliyordu.
1462 yılında Fatih Sultan Mehmetin Karamanoğulları Beyliğinin ortadan kaldırılmasıyla Manavgat,Alanya ile birlikte Osmanlı Egemenliği altına girmiştir.1530 yıllarına ait Osmanlı arşivlerinde Manavgatın,Alanya yörük toplumları ve Tımarları içinde,Nahiye olarak kaydı vardır.Manavgat Çayında gemileri olanlar da diğerlerinin dışında gemi vergisi olarak götürü vergisinden söz edilmektedir.Osmanlı İdari Teşkilatında Manavgat yine Beylere tabi olarak II.Murat zamanı(1584)kayıtların Teke iline bağlı Alanyayla birlikte 1603-1604 yılları arasında tımarlı bir nahiye olarak gözükür.
Sultan Abdülmecit zamanında (1859)yapılan yeni idari düzenleme ile Manavgat, yine Alanya sancağına bağlı olarak Konya eyaletine bağlanır.1868 yılında sancakların Antalyaya verilmesiyle Alanya ve Manavgatın itirazlarına rağmen,1871de bir kaza olarak Alanya ile birlikte Alanya kazasının nahiyesi olarak Antalyaya (Teke Sancağına)bağlanır.Buna çok kızan Alanyalılar;6 köy ve mahalle muhtarları ve imamları ile birlikte 71 Alanyalı tarafından mühürlenmiş,bir tutanak hazırlamışlar.Bu tutanak Alanyalıların Antalyaya karşı duydukları kırgınlığın tam bir ifadesidir.Nitekim tüm bunların üzerine 1896 yılında Alanya kaza olarak yine Konya vilayetine bağlanınca Manavgatta Konyaya bağlanmış oldu. Böylece Manavgat Irmağının batısı Tugay Beylerinin,doğusu Senir Beylerinin Tımar,zeamet ve hasları olarak Cumhuriyetin ilanına kadar devam etmiş,daha sonraları buralar bu beylerin üzerine tapu edilmiştir. Görüldüğü gibi Manavgat ve civarı güç kime geçtiyse olaralara tabi olmak zorunda kaldığından bir batı,bir doğu derken sonunda Türklerin egemenliği altına girmiş ve Türk şehri olarak yaşamını sürdürmektedir.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE MANAVGAT

Bugün kü Manavgatın kuruluş tarihi hakkında kesin bir kayda rastlanmamakla birlikte köklü bir yerleşim merkezi oluşu 150-200 önce rastlamaktadır. Yakın tarihe kadar , şimdiki ilçe merkezinin bulduğu Manavgat Çayının civarında iki yakalı (kayık ve gemilerin çay üzerinde, iki yaka arasında , yük ve insan nakli yapıldığı) bir yer olarak belgelerde görülmektedir. Cumhuriyet ilanıyla , 1923 yılında vilayet yapılan Antalya ile birlikte Manavgatta Beşkonak ve Taşağıl Nahiyeleri ile kaza yapılmış (1924) ve Antalya ya bağlanmıştır.O zamanlar elverişsiz doğal ortam (çay taşmaları, sıtma sıtma hastalığının bir doğal afet olması) nedeniyle büyüyüp gelişemeyen Manavgat için o günkü Manavgat için Orhan Tunçdemirin tasfiri o günkü Manavgatı ne güzel anlatıyor: Cumhuriyetin ilk Kaymakamları Lütfi Bey ve Avni Refiktir. Cumhuriyetin ilk yıllarında İttihat ve Terakki zamanında temeli atılan şimdiki Çağlayan İlkokul ve Tugayoğullarından Hafize Hatun camii ve caminin yanında Hoca Mustafa Medresesi en önemli yapı olarak gözükmektedir. Bunlardan başka, 1920-1930 yıllarında, 3 ağaya ait konut, bir iki tahta kagir bina ve yörüklerin kışladıkları bir sürü saz damlar bulunmaktaydı. Taşıt olarak 3 ağaya ait iki tekerlekli binek arabası vardı.o zamanlar ırmak üzerinde köprü olmadığından kayıla ve küçük mavnalarla insan ve yük nakli yapılırdı. Bütün manavgatın lağımları ırmağa akardı. Çok miktarda hayvan besleyen yörüklerin saz damlarının etrafı gübre tepecikleri ile doluydu.Bu yüzden bataklıklarda ürey4en sivrisinek , gübreliklerde üreyen kara sineklerden yaşanmaz, pis ve bakımsız bir belde idi. 50 yıl önce Manavgat… Durumun en acı tarafı , lağım ve gübreliklerinin pis suyunun aktığı Manavgat Çayından halk, içme suyunu alırdı. Hatta bu hal zamanla belediye ve hükümet yetkililerinin dikkatini çektiğinden ırmağa akıntısı olan tüm lağımlar foseptik şekline dönüştürüldü.Irmağın kirletilmesi yasaklandı.Çünkü ırmak suyunu içmekten halkı men etmenin imkanı yoktu.Çevrede başka kaynak suyu bulunmuyor, kuyu açmak zahmet ve masrafından ırmaktan su almak, halk için daha pratikti.Belediye su şebekesi kuruncaya kadar bu hal devam etmiştir. Irmak kenarındaki lokantalarda yemek yiyen müşteriye garson , gözü önünde sürahiyi çaydan doldurup masaya kordu… 1940 yılında 1162 olan nüfus ancak tarım ve eğitim gelişmesi hükümet ve belediyenin doğal şartlarla mücadelesi sayesinde 1960 lı yıllarda itibaren gelişmeye başlamıştı. Son zamanlarda ki turizm ile birlikte Türkiyenin her tarafından , hatta yabancı ülkelerden bile insanların gelip yerleştiği bir kent olmuştur. İnsan ihtiyaçları kurumlaşmış devlet kendisini hissettirmiş ve yerel yönetim kentin eksiklerini gidermeye başlamıştır..Bu dönemde ırmak üzerinde demir köprü 1??? Yılında Alman Grup Firması tarafından yapılmıştır.Halkın ekonomik ve kültürel seviyesi artıkça daha modern bir kent olmaya başlayan Manavgat 1990lı yıllarla birlikte il olmayı hak eden çağdaş bir kent görünümüne kavuşmuştur.
 

Gerekli Telefonlar

ÜNVANI

İŞ TEL

KAYMAKAM

7461004

GARNİZON KOMUTANI

7636757

BELEDİYE BAŞKANI

7461082

CUMHURİYET BAŞSAVCISI

7461008

MANAVGAT M.Y.O. MÜD.

7431204

BARO TEMSİLCİSİ

7462254

GARN.  KOMUTANLIĞINCA  TESPİT EDİLEN SİLAHLI KUVVETLER MENSUPLARI

İLÇE JANDARMA KOMUTANI

7461006

ASKERLİK ŞUBESİ BAŞKANI

7461010

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MENSUPLARI

İLÇE EMNİYET MÜDÜRÜ

7463044

BÖLGE TRF.DNT.İST. AMİRİ

7422376

KASABA BELEDİYE BAŞKANLARI

SİDE BELEDİYE BAŞKANI

7533361

ÇOLAKLI BELEDİYE BAŞKANI

7636616

TAŞAĞIL BELEDİYE BAŞKANI

7622029

ILICA BELEDİYE BAŞKANI

7476020

SARILAR BELEDİYE BAŞKANI

7463160

GÜNDOĞDU BELEDİYE BAŞKANI

7617384

KIZILOT BELEDİYE BAŞKANI

7482300

kaynak:www.matso.org.tr

 

Gönderen: colakli | 14 Haziran 2007

SİHİRLİ İKSİR

Sihirli iksir

2 litre limon suyu, 40 diş orta boy soyulmuş ve ezilmiş sarımsak, ağzı sıkı kapanan bir kavanoza koyup üzeri koyu renkli kağıt ve bezle kapatılır. Normal oda sıcaklığında 25 gün boyunca her gün çalkalanarak saklanır. Sarımsaklar iyice eriyince 25 günün sonunda kavanozu açıp her sabah aç karnına yarım veya içilebiliyorsa bir çay bardağı içilir. Kavanoz bitene kadar içilecek, kapağı hep kapalı olacak, içine asla su, şeker vs. karıştırılmayacak.

Bu karışımı içtikten sonra en az yarım saat bir şey yiyip içilmeyecek… Yarım saat geçtikten sonra kahvaltı yapılacak. Mümkünse her sabah aynı saatlerde içilecek.

İksirin yararları

Eski dostumdan bu bilgileri aldıktan sonra bu karışım ile ilgili yaptığım araştırmada karşıma çıkan denenmiş sonuçlar ise şöyleydi:

1- Tüm damar iltahaplarını (vaskulit) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliğini ve hipertansiyonu önlüyor.

2- Kolesterol ve lipiti düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor, (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı da açıyor, bu dönemde diyete dikkat etmek gerekiyor!..) şekeri düşürüyor, pankreasın kendisini yenilemesini sağlıyor.

3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinlik ve tüm dokulardan ödemi kaldırıyor.

4- Helycobacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve on iki parmak bağırsağı ülserlerinin tedavisini yapıyor.

5- Tüm romatizmal iltahabı önleyip, her türlü romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem düzeylerinin yenilenmesini sağlıyor, her türlü ağrıyı kesiyor.

6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sisteminin yenilenmesini sağlıyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını arttırıyor, felçlere ve vertigoya fayda veriyor.

7-Vücudun bağışıklık sistemini son derece kuvvetlendiriyor ve her türlü allerjiyi özellikle damarsal kökenli ve strese bağlı cilt allerjilerini kökünden kesiyor, kansere karşı tüm vücudu koruyor…

 

KAYNAK: www.incibirben.spaces.live.com  inci..

Gönderen: colakli | 13 Haziran 2007

GEREKLİ

·  Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.

·  Sadece dişi kanaryalar ötebilir.

·  Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.

·  Havuca rengini karoten verir.

·  İnciler sirkede erir.

·  Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

·  İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000’dir.

·  Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.

·  En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.

·  Sihirli sözcük ‘abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.

·  Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.

·  Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.

·  Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.

·  Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.

·  Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.

·  Yazar Rudyard Kipling sadece siyah mürekkep kullanırdı.

·  Mickey Mouse’dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat’di.

·  Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.

·  Salatalığın yüzde 96’sı sudur.

·  Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.

·  Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.

·  Timsahlar renk körüdür.

·  Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.

·  Sadece dişi kanaryalar ötebilir.

·  Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.

·  Havuca rengini karoten verir.

·  İnciler sirkede erir.

·  Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

·  İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000’dir.

·  Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.

·  En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.

·  Sihirli sözcük ‘abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.

·  Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.

·  Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.

·  Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.

·  Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.

·  Az isikta okumak gozlere zarar vermez. Ama gozlerinizin gereksiz yere yorulmasini istemiyorsaniz aydinlik yerde okuyun. Yanlis dereceli gozluk gozleri bozmaz.

·  Bilgisayarla calismak gozlerini bozmaz sadece yorar.

·  Dunyadaki isi 1900 yilindan itibaren 0.7 derece artti.

·  600 tane bitki cinsi et yiyendir. (Camiraous)

·  Yunuslarin beyni insanlarinkinden daha buyuktur.

·  Arilar, svrisinekler ve diger ses cikaran bocekler kanatlariyla bu sesi cikarirlar.

·  Insan omru boyunca 20 kilo toz yutarlar.

·  Shakespeare 23 Nisan ‘da dogdu ve 23 Nisan ‘da oldu.

·  Dunyada en cok kullanilan isim Muhammed ‘dir.

·  Michael Jordan ‘in bir senede Nike reklamlarindan kazandigi para, Malaysia’daki Nike fabrikasinda calisan tum personelin aldigi senelik maastan daha fazladir.

·  Amerikalilar hergun 1.6 milyondan fazla saat trafik sikisikliginda zaman kaybediyorlar.

·  Bir oyun ne onemi vardir? 1923 ‘de bir oy, Adolf Hitler ‘i Nazi partisinin liderligine getirdi.

·  Amerika ‘da sandviclerin %50 ‘si ogle yemeklerinde, %28 ‘i ise aksam yemeginde yeniliyor.

·  Her insan gunde ortalama 2 kilo cöp uretiyor.

·  Kibrit kutusu kadar bir altin, bir tenis kortu buyuklugune kadar inceltilebilir.

·  Insan gunde ortalama 80 ile 100 sac teli doker.

·  Altmis yasinda, insanlar tat alma duyularinin %50’sini kaybederler.

·  El tirnaklari, ayak tirnaklarindan daha hizli buyurler

·  Gulmek icin 17 adeleye ihtiyac vardir. Surat asmak icin ise 43 adeleye ihtiyac vardir.

·  Insan vucudunda 600 ‘i askin adele vardir.

·  Beynin %85 ‘i sudur.

·  Insan vucudundaki en guclu kas dildir.

·  Gozleri acik tutarak hapsirmak imkansizdir.

·  Bir insan yedi dakika icerisinde uykuya dalar.

·  Mexico City her sene 25 cm. kadar batiyor.

·  Peru ‘da hic umumi tuvalet yoktur.

·  Sag elini kullanan insanlar, sol elini kullananlara gore ortalama dokuz yil daha fazla yasiyorlar.

·  Bir insan yasami boyunca iki yuzme havuzu dolduracak kadar tukuruk salgilar.

·  Yetiskin bir insan gunde ortalama 23.000 kez nefes alir.

·  Amerikan halkinin %49 ‘u hergun kisi basina 3.3 fincan kahve iciyor.

·  Sarisinlarin esmerlere gore daha fazla saci vardir.

·  Insanlar yasamlari boyunca alti filin agirligina esit miktarda yiyecek tuketiyorlar.

·  Döllenmeden doguma kadar bir bebegin agirligi bes milyon kat artiyor.

·  Insan vucudu bir saniyede iki milyon kirmizi kan hucresi uretir.

·  Ayni parmak izi gibi, her insanin dil izide farklidir.

·  Ortalama bir insan yilda 1.460 ‘in uzerinde ruya gorur.

·  Sogan dograrken sakiz cignemek goz yasarmasini onler.

·  Vucudumuzdaki kemiklerimizin dortte biri ayaklarimizda bulunur.

·  Ampulu icat eden Thamos Edison karanliktan korkardi.

·  Kurdan, Amerikalilarin bogulmasina en fazla neden olan nesnedir.

·  Italyan bayraginin tasarimini Napoleon Bonaparte yapmistir.

·  Kagit paralar ilk kez Cin ‘de kullanilmistir.

·  Ketcap onceleri ilac olarak kullaniliyordu.

·  Salatalik bir sebze degil, meyvedir.

·  Eski zamanlarda dinamit yapiminda yerfistigi kullanilirdi.

·  Dracula, tarih boyunca sinemaya en fazla uyarlanan hikayedir.

·  Insanlar vucutlarinda 300 adet kemikle doguyorlar ama yetiskin olduklarinda bu sayi 206 ‘ya dusuyor.

·  Ortalama olarak, Amerika’da gunde uc adet cinsiyet degistirme operasyonu  gerceklesmektedir.

·  Eskimolar buzdolaplarini yiyeceklerin donmamasi icin kullanirlar.

·  Telefonun mucidi Alexander Graham Bell, karisi ve annesiyle hicbir zaman telefonda koniusamadi. Cunku ikiside dogustan sagirdi.

·  Insan terinin bir santimetrekaresi 625 tane ter bezi icerir.

·  Hindistan ‘da oyun kagitlari yuvarlaktir.

·  Cocuklar baharda daha fazla buyuyor.

·  Dunyada 65 yas uzerindeki insan sayisi 380 milyondur. 2020 yilinda bu sayinin 690 milyona yukselmesi bekleniyor.

·  Domates, tarımsal açıdan sebze, hukuki açıdan ise meyvedir. (Diye birşey okumuştum 15 yıl önce Bilim Dergisi’nde)

 

 

                                                                                       Mehmet ÇETİN

 

Gönderen: colakli | 13 Haziran 2007

GEREKSİZ BİLGİLER

·  Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Çin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.

·  Tazmanyada kadin olen kocasinin cinsel organini boynuna asmak zorunda.

·  Newlyweds de evlenen cift gerdege toren sirasinda yere serilen hasir ustunde konuklarin gozu onunde giriyor.

·  Guam da bakirelerin evlenmesi yasak. Bunun icin kizlar bekaretlerini para karsiligi bu isi yapan kisilere bozduruyor.

·  Arizonada patlak lastikli otomobil icinde sevismek yasak. Kurala uymayan on koltukta sevisen 25 arka koltukta sevisen 50 dolar oduyor.

·  Gine de evli kadini bastan cikaran adamin el ve ayak parmaklarindan biri kesiliyor. Kesilen parca iliskiye giren kadina yediriliyor.

·  Guyana da banyoda seks yaparken yakalanan ciftler once boyaniyor, sonra da bir essegin arkasina baglanarak sehirde gezdiriliyor.

·  Colombia da gelinin annesi gerdege giren ciftin yataginin kenarina oturarak ilk iliskiye sahitlik ediyor.

·  Hindistanda evlere gundelige gelen kadinlar evdeki bekar gencin seksuel ihtiyacini karsilamak zorunda.

·  Laos da kadinlarin ayaklari en erotik bolge kabul ediliyor. Bu nedenle kadinlarin ayaklarini gostermeleri yasak.

·  Tayvan da damadin akraba yada arkadasi gelinin bekaretini aliyor.
Gerekcesi: "Damat boyle sikici bir isle zaman kaybetmesin!!!!!!!"

·  Liverpool daki dukkanlar cocuklar vitrini seyrederken kadin vitrin mankenini soyamaz yada giydiremez.

·  Amboyna adasinda urunun az olacagi belirlenirse, erkeklerin gunes batiminda ciplak olarak tarlaya gidip ekinlerin arasinda masturbasyon yapmalari gerekiyor.

·  Endonezya’da masturbasyonun cezası kellenin uçurulmasıymış!

·  Guam’da mesleği ülkeyi dolaşıp bakire kızlar bulup onlarla ilk kez yatmak olan erkekler varmıs. Bunun nedeni de: Guam’da bakirelerle evlenmenin yasalara göre yasak olmasıymış. Peki böyle bir iş için başvurular nasıl kabul ediliyor acaba? Hatta daha da iyisi böyle bir yasayı tüm dünyaya kabul ettirmek için nereden başlamalı?
Pekçok Orta Doğu ülkesinde şu yasa geçerliymiş:

·  Bir kuzu ile cinsel ilişkiye girdikten sonra onun etini yemek günahmış.

·  Üstsüz satıcı kadınlar İngiltere, Liverpool’da yasalmış, Fakat yalnızca tropik balık magazalarında!

·  Bolivia, Santa Cruz’da bir adamın bir kadın ve kadının kızı ile aynı anda seks yapması yasal değilmiş.

Gönderen: colakli | 13 Haziran 2007

GEREKSİZ BİLGİ

·  Monaco’nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.

·  Zürafalar yüzemez.

·  Sperm insan vücudundaki en küçük hücredir.

·  Ortalama olarak, Amerika`da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu

·  gerçekleşmektedir. İnsan beyninin % 80`i sudur.

·  Victoria zamanında, kadınlar göğüslerini büyütmek icin çilek banyosu yaparlardı.

·  Amerika`da her saat 40 kişi kanserden hayatını kaybediyor.

·  Bir kromozom bir genden daha büyüktür.

·  İleri doğru bir adım atıldığında, insan vücudundaki 54 kas çalışır.

·  İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg`dir.

·  Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.

·  Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.

·  Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kası harekete geçirmek gerekiyor.

·  Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk körü oluyorlar.

·  Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağirliğı beş milyon kat artıyor.

·  Sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir.

·  Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.

·  Sineklerin beş gözü vardır.

·  Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.

·  Ortalama bir insan hayatı boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor.

·  Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.

·  New york bir zamanlar Amsterdam`dı.

·  Virginia Woolf kitaplarının çoğunu ayakta yazmıştır.

·  Sığırların dört tane midesi vardır.

·  Zürafalar yüzemez. Yüzse bile kesin boğulur.

·  Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

·  Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.

·  İnek sütünün pH değeri 6’dır.

·  Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.

·  Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.

·  Ayı inlerinin girişleri herzaman kuzeye bakar.

·  Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.

·  Kedilerin beyninde 32 adet kas vardır.

·  Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.

Gönderen: colakli | 25 Nisan 2007

TİCARİ TAVSİYELER

  • SERMAYENİZ KADAR İŞ YAPIN
  •  
  • BANKA KREDİSİ KULLANMAYIN
  •  
  • UZUN VADELİ MAL SATMAYIN
  •  
  • DÖVİZ İLE BORÇLANMAYIN
  •  
  • BORÇLU KİMSENİN MALI OLMAZ

« Newer Posts

Kategoriler